Bilmez misin sen kim söylüyor ?

Mustafa

Global Mod
Global Mod
“Bilmez misin sen kim söylüyor?”: Bir Karşılaştırmalı Analiz

Dün bir arkadaşım, bir şarkı sözüne takıldığını söyledi: “Bilmez misin sen kim söylüyor?” Bu basit cümle, hem kulaklarımızda yankı yapıyor hem de sosyal ilişkilerde farklı anlamlar barındırıyor. Bu sözün anlamı, sadece söylediği kişinin kimliğiyle ilgili değil, aynı zamanda söylediği sözü duyan kişinin perspektifiyle de şekilleniyor. Hangi bakış açısıyla ele alırsak alalım, bir sözü kim söylediği ve nasıl söylediği, onun etkisini doğrudan değiştirebilir. Şimdi, bu cümlenin derinliklerine inelim ve erkeklerin ve kadınların bu tür bir ifadeyi nasıl algıladığını inceleyelim. Hem objektif veriler hem de toplumsal bağlam üzerinden bir karşılaştırma yaparak, bu sözcüğün anlamını anlamaya çalışalım.

Erkeklerin Objektif ve Veri Odaklı Bakışı: “Kim Söylediği Önemli Değil”

Birçok erkek, bir ifadeye veya görüşe değer verirken genellikle o görüşün nesnelliğine, geçerliliğine ve doğruluğuna odaklanır. “Bilmez misin sen kim söylüyor?” gibi bir cümleyi duyduklarında, genellikle söylediklerinin doğruluğunu, mantıklı olup olmadığını sorgularlar. “Kim söylediği” kısmı, onlara göre sadece bir etken olabilir. Örneğin, Kerem adlı bir arkadaşım bu tür cümleleri duyduğunda hemen “Bu cümlede kim söylediği ne fark eder?” diye sorar. Onun için önemli olan, ifadenin içeriği ve doğruluğudur.

Veri odaklı bir bakış açısıyla bakıldığında, bir görüşün geçerliliği, o görüşü söyleyen kişinin kim olduğundan bağımsız olarak tartışılmalıdır. Bu, bilimsel veya analitik düşünceyi benimseyen erkeklerin daha çok ilgisini çeker. Kuhn (1962), bilimsel düşünmenin öncelikle objektif olmayı gerektirdiğini ve bu nedenle bir görüşün doğruluğunun o görüşü kimin söylediğinden daha önemli olduğunu belirtir. Eğer bir adam, örneğin bir sosyal mesele hakkında konuşuyorsa, kim olduğunun değil, söylediklerinin ne kadar mantıklı olduğunun üzerinde durur.

Bu noktada şunu sormak önemli: Erkekler, genellikle bir görüşün doğruluğunu belirlerken “kim söyledi” sorusunu neden daha az dikkate alır? Objektiflik ve doğruluk odaklı bakış açısının bireysel veya toplumsal ilişkilerde hangi avantajları vardır?

Kadınların Duygusal ve Toplumsal Yaklaşımı: “Kim Söylediği Her Şeyi Değiştirir”

Diğer yandan, kadınlar genellikle sosyal etkileşimler, duygu ve ilişkiler konusunda daha hassas olabilirler. Toplumsal bağlamda kadınların daha fazla empati gösterdiği ve sosyal dinamiklere odaklandığına dair pek çok araştırma bulunmaktadır. Tannen (1990), kadınların iletişimde ilişkisel bağları güçlendirmeye daha yatkın olduklarını ve bu nedenle bir ifadeyi duygusal ve toplumsal bağlamda değerlendirdiklerini belirtmiştir. Bu bağlamda, “Bilmez misin sen kim söylüyor?” gibi bir ifade, kadınlar için kim söylediğinin önemli olduğu bir durumu işaret eder. Bir kadın, bir arkadaşından bu cümleyi duyduğunda, o arkadaşının kimliği, geçmişi ve toplumsal konumu, ifadenin doğruluğundan çok daha fazla önem kazanabilir.

Kadınlar, daha çok toplumda rol almış, tecrübeleri farklı olan ve belirli bir pozisyona gelmiş kişilerden gelen sözlere daha fazla değer verirler. Bu, onları sadece empatik yapmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal bağlamda doğru kararlar alabilme kapasitesini artırır. Toplumsal kurallar ve toplulukların değerleri, bir ifadenin anlamını değiştirebilir. Örneğin, bir kadının çok değer verdiği bir mentorunun bir önerisini duyduğunda, “Kim söyledi?” sorusunun cevabı, önerinin doğruluğundan çok daha fazla anlam taşıyabilir.

Bu noktada, kadınların “Kim söyledi?” sorusunu ön plana çıkarmasının toplumsal bir fonksiyonu olabilir mi? Bir kadının bakış açısı, bazen o kişiye duyduğu güvene ve ilişkinin geçmişine dayalı olabilir. Duygusal bağlar, toplumsal etkileşimlerde nasıl bir rol oynar? Bu yaklaşımın kadınlar için avantajları neler olabilir?

Farklı Deneyimlerden Çıkan Ortak Noktalar: Birleşen Perspektifler

Erkeklerin ve kadınların bu cümleyi nasıl algıladığı arasındaki farkları inceledikten sonra, her iki bakış açısının da geçerli olduğunu görmekteyiz. Erkeklerin daha çok nesnel bir bakış açısıyla, görüşlerin doğruluğunu sorgularken; kadınlar, bu görüşün kaynağını ve toplumsal bağlamını önemserler. Ancak bu farklar, birbirini dışlayıcı değildir; aksine, her iki yaklaşım da farklı durumlarda farklı biçimlerde değer taşır.

Örneğin, bir takım kararlar alınırken, erkeklerin stratejik düşünce ve veri odaklı bakış açıları, hızlı ve etkili çözüm arayışlarında yardımcı olabilir. Kadınların ise toplumsal bağlamı ve empatik bakış açılarını devreye sokarak, daha dengeli ve insan odaklı bir yaklaşım sergileyebilecekleri açıktır. Bu nedenle, bir konuyu hem objektif hem de toplumsal açıdan ele almak, daha kapsamlı ve sağlıklı sonuçlar doğurabilir.

Bununla birlikte, “Kim söyledi?” sorusunun anlamı, insanların ilişki kurma biçimleriyle şekillenir. Birçok durumda, bir cümlenin etkisi, yalnızca o cümlenin içeriğinden değil, kimin söylediğinden de büyük ölçüde etkilenebilir. Bu bağlamda, toplumsal ilişkilerde empati ve objektiflik arasında nasıl bir denge kurmalıyız?

Sonuç: İfadenin Gücü ve İnsan Psikolojisi Üzerindeki Etkisi

“Bilmez misin sen kim söylüyor?” gibi bir cümle, her iki bakış açısının ne kadar farklı ve birbirini tamamlayıcı olabileceğini gösteriyor. Erkeklerin daha analitik ve veri odaklı bakış açıları ile kadınların sosyal ve toplumsal yönlere odaklanan bakış açıları arasında denge kurarak, bu tür ifadelerin gücünü ve anlamını daha iyi anlayabiliriz. Bir ifadenin, kim tarafından söylendiği, yalnızca o anki kişisel tecrübemiz ve toplumsal geçmişimize göre şekillenir.

Peki sizce, bu tür ifadelerde “kim söyledi” sorusunun önemi gerçekten değişir mi? Hangi durumda “kim söyledi” sorusu daha önemli olur? Empatik ve analitik bakış açıları arasında nasıl bir denge kurarak, daha sağlıklı iletişim kurabiliriz?