Paris'te kaç gökdelen var ?

Simge

New member
Paris’te Kaç Gökdelen Var? Şehir Silüeti, Tarih ve Modernliğin Dansı

Selam dostlar!

Geçenlerde Paris’in fotoğraflarına bakarken fark ettim; kuleleri, kubbeleri, tarihi yapılarıyla büyüleyen bu şehirde gökdelen görmek neredeyse imkânsız. Sonra aklıma şu soru geldi: “Paris’te gerçekten kaç gökdelen var?”

New York’ta, Dubai’de ya da Şanghay’da başını kaldırmadan gökyüzüne bakan biri, Paris’e gelince sanki başka bir evrende geziyor. Peki neden bu kadar az? Gelin, verilerle, tarihsel bağlamla ve biraz da forum tarzı sohbetle bu konuyu birlikte inceleyelim.

Verilerle Başlayalım: Paris ve Gökdelen Sayısı

Öncelikle, “gökdelen” tanımını netleştirmek gerekiyor. Uluslararası ölçekte bir binanın gökdelen sayılması için genellikle 150 metreyi geçmesi gerekiyor. Bu tanıma göre Paris şehir sınırları içinde sadece bir adet gökdelen bulunuyor: Tour Montparnasse.

Tour Montparnasse, 1973 yılında tamamlanmış ve 210 metre yüksekliğinde. Uzun süre Avrupa’nın en yüksek binası olarak anıldı ama ilginçtir ki Parislilerin çoğu bu binayı hiç sevmedi. Çünkü klasik Paris silüetinin ortasında kara bir monolit gibi yükseliyor, adeta “tarihi güzelliğe yapılmış bir çentik” gibi duruyor.

Ancak biraz Paris’in dışına, La Défense bölgesine geçtiğinizde tablo değişiyor. Bu modern iş merkezi bölgesinde 20’den fazla yüksek bina (150 metre ve üzeri) bulunuyor. Bunların arasında Tour First (231 metre), Tour Majunga (193 metre) ve Tour Granite (184 metre) gibi etkileyici yapılar var.

Yani özetle:

- Paris şehir merkezinde 1 gökdelen (Tour Montparnasse)

- Paris metropol alanında, özellikle La Défense’te yaklaşık 20–25 gökdelen

- Ayrıca 100 metrenin üzerinde toplamda yaklaşık 60 civarı yüksek bina

Neden Az? Şehir Estetiği ve Tarihi Koruma Anlayışı

Paris’in gökdelen azlığının arkasında estetik ve kültürel nedenler yatıyor. 19. yüzyılda Baron Haussmann tarafından planlanan şehir, geniş bulvarları, klasik cepheleri ve tarihi dokusuyla bir bütün olarak tasarlanmıştı.

1960’larda Tour Montparnasse inşa edilince halk arasında büyük tepki doğdu. Binayı “çirkin”, “soğuk” ve “Paris’in ruhuna aykırı” bulanların sayısı o kadar fazlaydı ki, 1977’de şehir yönetimi merkezde yüksek bina yasağı getirdi.

Bu yasa hâlâ yürürlükte. Yani Paris’in merkezinde 37 metreden yüksek bina yapmak neredeyse imkânsız.

Bir erkek forum kullanıcısı şöyle demişti:

> “Yüksek bina yapmamaları mantıklı. Paris’e gidiyorsun, her yer tarih kokuyor. O dokuyu bozmak yerine La Défense’e sıkıştırmışlar, çok akıllıca.”

Gerçekten de bu stratejik bir karardı. Gökdelen isteyen yatırımcılar ve şirketler şehir dışına yönlendirildi. Böylece hem modernlik hem tarih korunmuş oldu.

Erkeklerin Pratik Bakışı: “Ekonomi, Alan ve Verimlilik”

Erkek kullanıcılar bu konuyu genelde pratik açıdan ele alıyor.

“Gökdelen niye önemli?” diye sorulduğunda cevap net: alan, verim, ekonomi.

Bir forumda biri şöyle yazmıştı:

> “Paris turistik olabilir ama büyük şirketlerin daha fazla alana ihtiyacı var. Yatay büyümek yerine dikey büyümek en mantıklısı.”

Bu bakış açısı, şehir planlamasında modern mantığı temsil ediyor. Paris’te merkez korunurken La Défense, adeta modern bir laboratuvar gibi tasarlandı.

Yani erkeklerin gözünde gökdelen, ekonomik akılcılığın simgesi.

Bu yüzden çoğu “keşke biraz daha fazla yüksek bina olsa” diyor.

Çünkü Paris’in büyümesi artık “yukarıya doğru değil, dışarıya doğru.”

Kadınların Sosyal ve Duygusal Bakışı: “Paris’in Romantizmi Bozulmasın”

Kadın forum kullanıcılarının yaklaşımı ise çok daha duygusal.

Birinin şu yorumu oldukça beğeni toplamıştı:

> “Paris’in güzelliği gökyüzünde değil, sokaklarında. O taş binalar, kafeler, köprüler... Eğer her yerde cam kuleler olsaydı, Paris Paris olmazdı.”

Bu bakış açısı aslında Paris’in dünya çapındaki algısıyla da örtüşüyor.

Paris, “ışıklar şehri” olmasının yanında romantizmin, sanatsal zarafetin ve tarihsel kimliğin simgesi.

Bir kadın kullanıcı da şöyle yazmıştı:

> “Dubai’ye bakınca etkileniyorsun ama Paris’e bakınca hissediyorsun.”

> Bu cümle aslında tüm tartışmanın özeti gibi. Erkekler için gökdelen “ilerleme”, kadınlar içinse “ruhun korunması.”

La Défense: Paris’in Sessiz Modern Yüzü

Gökdelenleri görmek isteyenler için La Défense tam bir cennet.

Bu bölge, 1950’lerden itibaren iş merkezleri için planlandı ve bugün Avrupa’nın en büyük iş kompleksi.

Yaklaşık 500 hektarlık bu alanda camdan devasa kuleler, alışveriş merkezleri ve sanat enstalasyonları iç içe geçmiş durumda.

La Défense’in ortasındaki Grande Arche (Büyük Tak), hem modern mimarinin simgesi hem de Champs-Élysées eksenine denk gelecek şekilde inşa edilmiş.

Yani modern Paris, aslında tarihî Paris’in gölgesinde değil, onun uzantısında yaşıyor.

Bir erkek kullanıcı şöyle yazmıştı:

> “La Défense’e gidince sanki Paris değil de New York’tasın. Ama metroya binip 15 dakikada Eyfel’e ulaşıyorsun. İşte bu denge muazzam.”

Küresel Karşılaştırma: Paris Nerede Duruyor?

Karşılaştırma yapmak gerekirse:

- New York: 300’ün üzerinde gökdelen

- Hong Kong: 350’den fazla

- Dubai: 250 civarında

- Londra: Yaklaşık 30 gökdelen

- Paris: 1 (merkezde) + 20–25 (çevrede)

Bu tablo, Paris’in kasıtlı bir tercihle “yüksekten kaçındığını” gösteriyor. Çünkü bu şehir için yüksek bina, sadece bir yapı değil, bir kimlik tartışması.

Peki Sizce Doğru mu? Gökdelen mi Ruh mu?

Şimdi asıl soruyu size bırakayım:

Paris gibi tarih kokan bir şehirde daha fazla gökdelen olmalı mı?

Modernlik mi önemli, yoksa ruhunu korumak mı?

Bazıları “şehirler de değişmeli, teknolojiye ayak uydurmalı” diyor.

Diğerleri ise “Paris, olduğu gibi kalmalı, modernlik başka yerde yaşansın” görüşünde.

Bir erkek kullanıcı şöyle demişti:

> “Paris’te gökdelen sayısı az olabilir ama o azlık, şehrin kimliğini koruyor.”

> Bir kadın kullanıcı ise eklemiş:

> “Paris’in gökdelenlere değil, kalplere yükselmeye ihtiyacı var.”

Sonuç: Paris’in Yüksekliği Rakamla Değil, Etkisiyle Ölçülür

Sonuç olarak Paris, sayıyla değil, duyguyla yükselen bir şehir.

Evet, sadece bir gökdeleni var ama milyonların zihninde hâlâ “dünyanın en yüksek hayranlık uyandıran şehri.”

Kimi için modernliğin eksikliği, kimi için ise zarafetin kanıtı.

Ama bir gerçek var ki, Paris’in yüksekliği metreyle değil, bıraktığı izlenimle ölçülür.

Siz ne düşünüyorsunuz forum ahalisi?

Bir gün Eyfel’in yanına bir gökdelen dikilse, Paris hâlâ Paris olur muydu?