E-devletten web tapuya nasıl girilir ?

Hypophrenia

Global Mod
Global Mod
E-Duruşma Talebi Mazeret Sayılır mı? Gerçekler, Örnekler ve Farklı Bakış Açıları

Hukuki süreçlerle ilgilenen ya da mahkeme salonlarının atmosferine uzaktan da olsa merak duyan herkesin aklına gelebilecek bir soru var: E-duruşma talebi acaba mazeret sayılır mı? Özellikle son yıllarda dijitalleşmenin adalet sistemine girmesiyle birlikte bu konu sıkça tartışılır hale geldi. Çünkü işin içinde hem pratik kaygılar, hem de sosyal ve duygusal etkiler var.

Bir forum ortamında bu konuyu konuşmak keyifli olabilir. Çünkü bir yandan resmi veriler ve uygulamalar ışığında neyin ne olduğunu öğrenirken, diğer yandan kendi hayatımıza dokunan örneklerle tartışmayı zenginleştirme şansımız var.

---

E-Duruşma Nedir, Nereden Çıktı?

Pandemiyle beraber hayatımıza hızla giren e-duruşma, aslında yargılamayı hızlandırmak ve tarafların zamandan kazanmasını sağlamak için geliştirilmiş bir sistem. Adalet Bakanlığı verilerine göre 2021’den itibaren e-duruşmalar Türkiye genelinde binlerce dosyada kullanıldı. Avukatlar, taraflar ve hatta tanıklar bilgisayar ya da telefon üzerinden mahkemeye bağlanabiliyor.

Bu sistemin en büyük avantajı, fiziki olarak adliyeye gitmeye gerek kalmadan, dosyaya dair savunma ya da beyanların verilebilmesi. Ancak işin tartışmalı kısmı burada başlıyor: E-duruşma talebi, mahkemeye gitmemek için ileri sürülen bir “mazeret” sayılabilir mi?

---

Mazeret Kavramı: Yasal Dayanaklar

Hukukta “mazeret”, genellikle haklı bir gerekçe gösterilerek duruşmaya katılmamanın sebebi olarak kabul edilir. Örneğin sağlık raporu, şehir dışında zorunlu görev, beklenmedik bir kaza gibi durumlar, genellikle geçerli mazeret sayılır.

E-duruşma talebi ise biraz gri bir alanda duruyor. Çünkü bir yandan katılımın sağlandığı, diğer yandan fiziki olarak mahkeme salonunda bulunulmadığı bir durum söz konusu. Yargıtay’ın bazı kararlarında, e-duruşma talebinin başlı başına bir “mazeret” olmadığı, ancak sistemin teknik aksaklıkları ya da mahkeme heyetinin uygun görmemesi halinde tartışma konusu olabileceği görülüyor.

Gerçek örneklerden bakarsak; İstanbul’daki bir iş mahkemesinde, avukatın e-duruşma talebi kabul edilmediğinde fiziki duruşmaya gitmemesi “mazeret” sayılmadı ve yokluğunda karar verildi. Buna karşılık Ankara’da bir başka davada, e-duruşma bağlantısının teknik sorun nedeniyle gerçekleşmemesi “mazeret” kabul edildi ve duruşma ertelendi.

---

Erkeklerin Bakışı: Pratik ve Sonuç Odaklı Yaklaşım

Birçok erkek forumda şu şekilde düşünebilir: “Önemli olan sonuca ulaşmak. E-duruşma, hem zamandan hem de masraftan tasarruf sağlıyorsa neden olmasın? Zaten teknolojik imkânlar var, bu mazeret tartışmasına gerek bile yok.”

Hatta kimi erkekler, iş dünyasının yoğun temposundan örnek verebilir. Sabah başka şehirde toplantısı olan bir avukat, öğleden sonra bilgisayardan e-duruşmaya bağlanabiliyor. Bu açıdan bakıldığında, sistem büyük kolaylık sağlıyor ve pratik çözümler ön plana çıkıyor.

Ama işin resmi boyutunu bilen erkek kullanıcılar, hemen şu soruyu sorabilir: “Mahkeme heyeti kabul etmezse, bu kolaylık ne kadar geçerli?” İşte burada işin hukuki ve teknik çelişkileri ortaya çıkıyor.

---

Kadınların Bakışı: Sosyal ve Duygusal Etkiler

Kadın kullanıcıların tartışmaya kattığı boyut ise genellikle sosyal ilişkiler ve duygusal yükler oluyor. Bazı kadınlar, “Mahkeme salonunda bulunmak zaten başlı başına stresli bir deneyim. E-duruşma sayesinde o baskıyı yaşamadan sürece katılabiliyoruz” diyor.

Örneğin boşanma ya da velayet davalarında, kadınlar için adliye koridorları oldukça yıpratıcı olabilir. Bu durumda e-duruşma, psikolojik olarak bir güven alanı yaratıyor. Ama aynı kadın kullanıcılar şu soruyu da gündeme getiriyor: “Karşı tarafın fiziken orada olup benim olmamam, hakim üzerinde nasıl bir etki yaratıyor?”

Bu soru, aslında e-duruşmanın adil yargılanma hakkıyla nasıl dengeleneceğini gündeme taşıyor. Yani mesele sadece teknik değil, aynı zamanda insani bir boyut taşıyor.

---

E-Duruşma Talebi Gerçekten Mazeret midir?

Uygulamaya bakıldığında, e-duruşma talebi başlı başına mazeret sayılmıyor. Daha çok bir “katılım yöntemi” olarak değerlendiriliyor. Ancak sistemin kabul edilmemesi ya da teknik olarak çalışmaması durumunda, bu durumun mazeret sayılıp sayılmayacağı mahkemenin takdirine kalıyor.

Bir başka deyişle, e-duruşma istendiği için mazeret oluşmuyor; ama teknik olarak mümkün olmadığı için duruşmaya katılım sağlanamadığında mazeret gündeme gelebiliyor.

---

Forum İçin Tartışma Soruları

- Sizce e-duruşma, gelecekte fiziksel duruşmaların yerini alabilir mi?

- Erkeklerin pratik çözümler odaklı yaklaşımı mı daha geçerli, yoksa kadınların duygusal ve sosyal etkileri vurgulayan yaklaşımı mı daha ikna edici?

- Mahkemelerin farklı uygulamaları, adil yargılanma hakkını zedeliyor mu?

- Bir avukat ya da taraf, sadece e-duruşma talebiyle mazeret gösterdiğinde, yokluğunda karar verilmesi adil midir?

---

Sonuç: Ortak Zemin Arayışı

E-duruşma talebinin mazeret olup olmadığı konusu, aslında adalet sisteminin dijitalleşmeyle nasıl uyum sağladığının göstergesi. Erkeklerin sonuç odaklı “pratiklik” beklentisi ile kadınların sosyal-duygusal hassasiyetleri birleştiğinde, ortaya daha dengeli bir tartışma çıkıyor.

Gerçek şu ki, e-duruşma ne tamamen mazeret sayılıyor ne de tamamen geçersiz. Her şey somut olayın şartlarına ve mahkemenin yorumuna bağlı. Yine de forumdaki tartışmalar, bu konunun daha geniş kesimlerin deneyimleriyle aydınlanmasına katkı sağlayabilir.

Siz ne düşünüyorsunuz? E-duruşma talebi, mazeret olarak kabul edilmeli mi? Yoksa bu, hukukun resmi kuralları içinde gri alanda kalmaya devam mı etmeli?